Alıntılar :
"Matematikçi J. Bronowski bilimin ana ilkesinin , Oliver Cromwell'in şu sözlerinde bulunduğuna inanır ; " Size bütün inancımla yalvarıyorum , bir an olsun yanılmış olabileceğinizi düşünün . "
"Acı çekmek ister fiziksel olsun , ister duygusal hayvanlar aleminin en büyük eğiticisidir. "
"Uyku sırasında vücut her saat başı pozisyon değiştirir . Bu şekilde vücudumuzun bölümlerinin uzun süreli basınç almasını önleriz . "
" Göz sinirleri göğüsten çıkar "
" Sinir sistemi 25 yaşından sonra tam yetkinliğine ulaşır . "
" Dönüşüm reaksiyonu deyimi histerik tepki anlamına gelen yumuşatılmış bir deyimdir . Bu durumdaki hasta duygusal bir travmanın etkisini körlük , kolda veya bacakta felç gibi fizyolojik bir travmaya dönüştürmektedir. Aslında bulguların organik bir nedeni olmamakla birlikte , hasta rol yapmamakta , bu sıkıntıları gerçekten yaşamaktadır. Belirgin ruhsal sorunları olmayan kişilerde histeriye kapılabilirler . "
"Yetişkin bir insanın , yaklaşık 60 cm boyunda ve ortalama küçük parmağımız kalınlığındaki omuriliği sırt ortasından omurganın koruyucu zırhının içinden geçer . Beyni vücudun diğer bölümlerine bağlayan ana sinir olmakla birlikte omur ilik yalnızca bir sinir olmaktan çok ileridedir. Omur ilik kendine göre zekası olan karmaşık bir organdır. Ayakta durmak , yürümek gibi sıradan eylemler , doğrudan omuriliğin kendi gri maddesi içinde programlanır . Böylece beyin loblarımız sonat yazmak veya bira kampanyaları düzenlemek gibi en iyi yapabileceği işleri yapmak için serbest olur . Basit yaratıklarda beyin o kadar ilkeldir ki , karmaşık motor davranışlar zorunluluktan omurilikten kaynaklanır . Primatların dışındaki zayıf beyinlerde bütün yüzgeçleri , kanatları ve ayakları işletecek olan yazılımları yükleyecek yeterince nöron yoktur . Nörofizyoloji bölümümüz beyinsiz duruma getirilmiş bir kaç kediyi durumdan habersiz kedi severlere verdiğinde , insanlar aradaki farkı hiç anlamamış hatta kedilerinin çok zeki olduğunu iddia etmişlerdi. "
" Tekrarlanan hareketlere dayanan sporlarda fazla düşünmek performansı olumsuz etkiler . Yüksek beyin teniste rakete vurma hareketini süslemeye çalışır , oysa vuruşu tamamen omuriliğe bırakmak çok daha iyi sonuç verir. İnsanlarda omuriliğin beyinsi davranışları bazen ürkütücü sonuçlar doğurur . Beyinleri silahla vurularak veya başka yaralanmalarla ölmüş olan hastalar bazen aile bireylerini , dostlarını , hatta hemşireleri uyanık olduklarına inandıracak hareketler yaparlar . Bir kol uzanır bir yakayı kavrar , bir el uzanır sevdiği birinin elini tutar vs bunların hepsi önceden programlanmış omurilik refleksleridir . Bilinen nedenlerle Lazarus hareketleri denilen bu hareketler yasal olarak ölmüş olan bir hastanın , yaşam desteğinden ayrılmasına yakınların ikna edilmesinde güçlükler doğurur . "
"Normal olarak tanımlanmış boyut sınırlarının üzerindeki büyüklüklere ulaşacak şekilde büyüyen hücrelere neoplastik hücreler adı verilir , dokuları işgal edip yok eden veya yerlerinden ayrılıp vücudun diğer bölümlerine atlayan neoplastik hücrelere ise kanserli hücreler denir. Bütün kanserler neoplasia olmakla birlikte her türlü neoplasia kanser değildir . Örneğin bildiğimiz siğiller neoplasia olmakla birlikte kanser değildir.
Yaşlı insanlarda oluşan lekeler neoplasiadan kaynaklanır . Kanserin dışında ( erkeklerde ) prostat büyümesi , göz kataraktları , dejeneratif artrit ve damar sertliği hastalığı , normal dokunun kontrolsüz çoğalması sonucudur . Hatta alzheimer hastalığı gibi bunaklığa yol açan beyin hastalıkları da beyin hücrelerinin neoplastik aşırı büyümesi sonucudur. Yaşlı insanlarda kaçınılmaz bir süreç olan neoplasia bir hastalıktan öte planlanmış bir süreçtir.
"Kanserin evrimleşmedeki rolünü anlayabilmek için bizim ölmek için yapıldığımızı kabul etmek gerekir. Otomobiller montaj hattından belirlenmiş bir yaşam süresi ile çıktığı gibi , döllenmiş yumurta da bizleri önü alınamayacak bir süreç içinde çürüyüp ölmek için baştan programlar .
Gezegenimizdeki çok hücreli organizmaların uzun vadede varlıklarını sürdürebilmesi , onların güneşin altındaki son günlerini yaşadıktan sonra yaşam sahnesinden çekilerek yerlerini yeni oyunculara bırakmasını şart koşar. Her yeni kuşakta genlerin sürekli karışımı ve mutasyonu ile oluşan yeni organizma yapıları , yaşama geniş çaplı iklim değişiklikleri karşısında türünü sürdürebilecek esnekliği sağlar. Aslında , bizlerin ölümsüz olmamamız için hiçbir biyolojik sebep yoktur. İşin esasında bizler , beş milyar yıldır yaşayıp giden kopmamış bir protoplazma zincirinin uç ürünleriyiz. Ancak diğer taraftan ( var olabilseydiler ) ölümsüzlük niteliğine sahip türler de , kendilerini boğup yok etmemek için çoğalmaktan vazgeçmek zorunda kalacaktılar.
Doğa , dünyayı durağan , ölümsüz yaratıklarla doldurmamayı seçmiştir. Böyle yapmamış olsaydı yaşamın bütün genetik yumurtaları tek bir sepete konmuş olacak ve ortaya çıkabilecek şiddetli bir jeolojik olay dünyadaki bütün yaşamı sona erdirebilecekti . Bunun önünü alabilmek için , gen havuzumuz sürekli hareket içinde olmak ve ortaya çıkabilecek her türlü çevresel düzensizliklerle başa çıkabilecek hızda değişebilmek zorundadır. Bu durumda yaşayan her şeyin ölmesi gerekir.
Ölüm bir hata , biyolojinin eksik bir yanı değildir , aksine koşulları sürekli olmayan bir dünyada varlığımızı sürekli kılabilmek için oluşturulmuş temel bir tasarım öğesidir. Bizim gençlikten yaşlılığa doğru inen döngümüz , aynen döllenmiş yumurtadan çocukluğa doğru çıkan döngümüz gibi , sağlamca genetik şifrelerin içine yerleştirilmiştir.
Bu süreç başlangıcı belli olmayan bir zamanda kurulmuş ve ezelden beri sürüp giden bir genetik mekanizmanın işleyişidir. Bütün incelikleri ve sonsuz güzelliğine karşın yaşamın tek bir amacı vardır ; döngüyü sürdürmek . Bu döngü, bireylere , türlere , ekosistemlere en küçük bir umursama göstermeden sürer gider .
Yırtıcı hayvanlar eli ile veya kazalar sonucu ölümden kaçabilen şanslı varlıklar için neoplazi çeşitli biçimler altında ; kanser , bunama , kalp krizi , ..gelip yaşama son verir. Bu ne kadar değerli olurlarsa olsunlar her varlığa verilen, gelecek kuşaklar için yer açmaları gerektiği anlamını taşıyan bir mesajdır. Biyoloji bu hastalıkları düşman olarak görmez , aynen General Motors firmasının paslanmayı bir hata olarak görmediği gibi. Çürüyüp tükenmek , "yeniden yapılabilir" mallar üreten her girişim için gerekli bir süreçtir.
Bu süreç içinde kendi harcanabilirliğimizi biz kabul edemeyiz . Kanser , birey olarak bizler için bir tehdittir belki , fakat türümüz açısından hiç bir tehdit oluşturmaz . Neoplasia etkisine girmiş insanların büyük çoğunluğu çocuk doğurma , hatta çocuk yetiştirme çağını çoktan geçmiş bireylerdir . Ayrıca kanser özel olarak insanları etkileyen bir hastalıktır . Doğal yaşam içindeki hayvanların , yaşlanma sonucu ortaya çıkan neoplastic hastalıklardan etkilenecekleri kadar yaşadıkları pek görülmez .
Biyoloji kanseri yenmemi sağlayacak, hata yapmayan bir mekanizmayı kolaylıkla bünyeme yerleştirebilirdi . Aynı mantığa göre otomobil lastiği yapan bir firma da bir milyon kilometre dayanacak bir lastik yapabilirdi . Acı gerçek şudur ki ne doğa ne de lastik firması mantıksız ölçüde uzun bir ömür sağlama çabası içinde değildir. Buna karşı bizlerinde elimizden geldiğince aklımızı kullanarak bu kaderi yenmeye çalışmamız mantıklı bir davranış olur . Doktorluk sanatının başlıca amacı da zaten budur . "
"Kanser hastalığın adı bazı habis tümörlerin şeklinin yengeçe benzemesi nedeni ile latince yengeç sözcüğünden gelir. "
" Kanserler ile embriyolar doğaları açısından benzerlik gösterirler , her ikisi de tam gaz büyüyen hareketli hücrelerden oluşurlar. Döllenmiş yumurta haftalar gibi kısa bir sürede tek bir hücreden başlayarak minyatür bir insan vücudu oluşturacak şekilde büyür. Bu yüksek hızlı yapım aşamasında hücreler şekilsiz hücre kümelerinden kompleks organları oluştururken , embriyonun bir bölgesinden diğerine engellenmeden hareket ederler . Kanserli hücrelerin vücudun uzak bölgelerine metastaz yeteneği embriyo hücrelerinin bu hareket yeteneğine benzer şekilde gelişmiştir.
"Kanser hücreleri ile embriyonik hücreler arasındaki benzerlik yalnızca bu hareket yeteneğinden daha derinlere uzanır. Cenin dokularında görülen bazı protein ve hormonlar aynı şekilde kanserli hücrelerde de ortaya çıkar. Mekanik olarak kanserler , yetişkin hücrelerin sapkınlığa uğrayarak biçim değiştirmesinden değil , aslında onların çocukluk aşaması hücrelerine geri dönüşünden kaynaklanmaktadır.
Bu biçimi ile kanser hücreleri yaşamın simetrisini yansıtır . Topraktan geldik ve toprağa gideceğiz. Kanserli hasta da hayata geldiği şekilde veda eder , durmadan göç eden biçimsiz bir hücreler yığını olarak..."