Alıntılar :
"Bu kentten nefret etmeyeceğim . Suya giren kadın serap bile olsa . Gerçeğin yüzü ,Kesik Yüz'ün ki gibi olsa bile. Bu serin gece, benim son gecem olsa bile. "
"Nasıl mı dua ederim ? Güle bakarım, yıldızlara bakarım , yaratılışın güzeliğine hayran kalırım , Yaradan'ın en büyük en güzel eseri olan insana , bilgiye açlık duyan beynine , sevgiye susamış olsan yüreğine , duyularına , hayranlık duyarım . "
" Beni sana getiren yoksulluk muydu ?
İstekleri basitse , kimse yoksul değil
Dürüstü ve özgürü onurlandırabiliyorsan
Beklediğim onur vermen , başka bir şey değil. " ( Ömer Hayyam )
" Hiç şaşma . Gerçek iki yüzlüdür. İnsanlar da öyle . "
" Her sığınmacı elçiliğe nargilesini ve düşlerini getirmişti. "
" Bu ülkeye geldiğim zaman , koca koca sakallıların bin iki yüz yıl önce işlenmiş bir cinayete ağlayıp sızlanmalarını anlayamıyordum . Şimdi ise anlıyorum . İranlılar geçmişte yaşıyorlarsa , o geçmiş vatanları olduğu içindir. Bugün buralar yabancı bir diyar olduğu ve bu diyarda onlara ait hiç bir şey bulunmadığı içindir. Bizler için çağdaş yaşam , özgürlük simgesi olan herşeydir , onlar için ise yabancı egemenlik .."
Kitap , Alamaut konusunda yazılan diğer kitaplar kadar kaleye can vermiyor , ama Ömer Hayyam karakteri ve İranın anayasa mücadelesini anlatan bölüm ilginçti.
5 Haziran 2011 Pazar
Kurtlar İmparatorluğu -Grange
Arka kapaktaki "The Washington Post" yorumu "Kurtlar İmparatorluğu" için çok uygun ; eleştirilere, gerçeğe , mantığa meydan okuyan bir kitap .. Mantık kurallarına bariz ihlaller var . Türkiye bahçesinden derdiği çiçekler kitabın süsü olmuş . Başlangıçta bir merak dalgası tetikliyor ama sonuç hayal kırıklığı .
Betimlemelerde yoğun bir özen var . Polisiye tarzı dışında , ince bir edebiyat . Aşağıdaki nehirle özdeşleşmiş aşk tanımı böyle mesela ;
"Onun kolları arasında , hep bir nehirdeymiş gibi hissetmişti kendisini. Akıcı, esnek, sevecen bir güç. Gece, gündüz hep hafifçe okşamıştı onu , tıpkı suyun altındaki otları okşayan dalgalar gibi , ama asla sevgiyi, şefkati yok etmeden. Onun elleri arasında akıp gitmişti , ormanın alacakaranlığını , yosun yataklarını , kayaların karanlığını aşmıştı ..
Yıllar boyunca farklı mevsimlerde yaşamışlardı . Uçarı, neşeli, birbirine tatlı sözler söyledikleri mevsimler. Uzun ve gür saçlarının öfkeden köpürdüğü mevsimler . Sığlıklardan geçtikleri , ateşkes ilan ettikleri mevsimlerde birbirlerine hiç dokunmuyorlardı. Ama bu molalar daima çok güzeldi. Bir saz kadar hafiflemiş , çıplak bir çakıl taşı kadar dingin oluyorlardı hep.
Akış yeniden başladığında uzak kıyılara sürüklüyordu onları , hep zevkin eşsiz doruklarına ulaşmak için , herşeyin sadece biri ve diğerinin her şey olduğu yere .."
" Hayatın süresinin ne önemi vardı ; yaşamdaki mutlulukların , umutların, düş kırıklıklarının ne önemi vardı ? önemli olan tek şey hayatının değerleriydi. Bundan sonraki bir kaç saniye onun bu dünyada geçirdiği hayatın anlamını belirleyecekti . Ruhlar terazisindeki bir parça cesaret ve erdem gibi.. "
Betimlemelerde yoğun bir özen var . Polisiye tarzı dışında , ince bir edebiyat . Aşağıdaki nehirle özdeşleşmiş aşk tanımı böyle mesela ;
"Onun kolları arasında , hep bir nehirdeymiş gibi hissetmişti kendisini. Akıcı, esnek, sevecen bir güç. Gece, gündüz hep hafifçe okşamıştı onu , tıpkı suyun altındaki otları okşayan dalgalar gibi , ama asla sevgiyi, şefkati yok etmeden. Onun elleri arasında akıp gitmişti , ormanın alacakaranlığını , yosun yataklarını , kayaların karanlığını aşmıştı ..
Yıllar boyunca farklı mevsimlerde yaşamışlardı . Uçarı, neşeli, birbirine tatlı sözler söyledikleri mevsimler. Uzun ve gür saçlarının öfkeden köpürdüğü mevsimler . Sığlıklardan geçtikleri , ateşkes ilan ettikleri mevsimlerde birbirlerine hiç dokunmuyorlardı. Ama bu molalar daima çok güzeldi. Bir saz kadar hafiflemiş , çıplak bir çakıl taşı kadar dingin oluyorlardı hep.
Akış yeniden başladığında uzak kıyılara sürüklüyordu onları , hep zevkin eşsiz doruklarına ulaşmak için , herşeyin sadece biri ve diğerinin her şey olduğu yere .."
" Hayatın süresinin ne önemi vardı ; yaşamdaki mutlulukların , umutların, düş kırıklıklarının ne önemi vardı ? önemli olan tek şey hayatının değerleriydi. Bundan sonraki bir kaç saniye onun bu dünyada geçirdiği hayatın anlamını belirleyecekti . Ruhlar terazisindeki bir parça cesaret ve erdem gibi.. "
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)