Serdar Özkan kitabının okuyan hemen herkes tarafından yerden yere vurulmasına güceniyor mudur bilemem , ama aslında bu kişiler kitabın ön ve arka kapaklarındaki ultra beklenti yükselticileri nötrleyerek ona yardımcı oluyorlar . Bir çok pazarlama stratejisi içinde belki gözden kaçırdığı hakikat bir eserin başarısının beklentileri karşılamakla çok yakından ilgili olduğudur .
Kitabı elime aldığımda yazarın / ya da yayınevinin kendini konumlandırdığı o yüce zirve ile , silkeleyici yergilerin arasında dengeye ulaşmış önyargısız bir bakış elde etmenin rahatlığı vardı bende. O kadar da kötü olamaz canım diyerek henüz okumadığım sözcüklere biraz kredi bile verdim. Ama üzülerek gördüm ki yazarın öykü anlatmaktaki hamlığı ne yazık ki doğru.Bunlar bir bebeğin , acemi , sarsak ilk adımları belki..ve sevinç çığlıklarının , ve "ben bu işi yapıyorum" "hemde dünya çapında " tavrının sebebi de olabilir ..düşün dünyasında henüz bir bebek olmak .
Diananın en büyük hayalinin öyküler yazmak olduğunu , arkadaşlarının yazdığı öyküleri beğenmediğini..onu başkalaştırmaya çalıştıklarını , oysa yaşamın düşlerin peşine düşmekle anlamlı olabileceğini yazarken sanki kendi durumunu anlatmış. Öyle sanıyorum ki bu ilk romanına yapılan eleştirileri de "sahte gül severler"in anlayışsızlığı olarak görecek , kendinden memnun olmaya devam edecektir . Düşlerini kovalamak çok güzel..yazıp yazıp silmek, gelişmeye çalışmak güzel, uzun uzun emek vermek , en sonunda güzel bir nota veya kelime elde etmek için bahçıvanlık yapmak güzel ..Diğer yönden gerekli çabayı harcamaya emek ve zaman yettiremeyip , ilk romanı ile dünya çapında yazar olarak parlama iddiasını sürüklemek ..işte bu güllerin kokusu ve düşlerin masumiyeti ile hiç ilgili değil.
Gülün kokusunu bilmeyen kişi onu anlatamaz ..kokusunu bilen kişi ise kendini bilir..ve aslında bilen demez , diyen de bilmez ..
Bu öykü pazarlama stratejileri ile masumiyetini yitirmese , bütün aşırmacılığına , çocuksuluğuna , sarsaklığına rağmen hoşgörülebilir , gündeme koymaya çalıştıkları ile sevilebilirdi.
Taze bir gül olma niyeti ile yazıldıysa bile içine konulduğu ambalajda ölüp yapay bir gül haline gelmiş. Ben yazarın yerinde olsam kapağa tek yorum kondurmaz , öykümü okuyanın ellerine bırakırdım . Çok satmanın iyi olmak anlamına gelmeyeceğini , hele ki ele aldığı konuda söz sahibi olabilmenin tevazu ile çok ilgili olduğunu hatırlardım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder