18 Şubat 2010 Perşembe

Katre-i Matem / İskender Pala

Bu kitabın içinde İstanbul'un ruhu yaşıyor . Ona aşina ve aşık herkesin gönlünü hoş eder. İskender Hocam zamana bir kapı açmış , okuyan ellerden tutup zamanda yolculuk yaptırıyor.

İstanbul'un en sevdiğim köşeleri özenle misafir edilmiş, hoşça ağırlanmış öyküde , divan edebiyatı ve aşk kumaşı da zaten Hoca'nın her kitabının en güzel malzemeleri.

Öykü güzel , kurgu güzel , anlatım daha da güzel . İçindeki detaylardan istensense sündüre sündüre 5 kitap bile çıkarılabilirdi , oysa tek lüzumsuz kelime yok.

Derkenarları da çok sevdim . İçlerinden birini burada misafir etmek istiyorum ;


Mektubunu göz yaşı ile yazan aşık

Sevgilinin yanına akıl ile varıp mest dönen , evvelden hazırladığı bütün sözleri onun yanına varınca unutup söyleyemeyen bir aşık tanıdım . Mektuplar yazmak , hiç olmazsa meramını mektupla anlatmak istiyordu . Sevgiliyi tenha bulamayan , onu tenha bulunca da kendini bulamayan aşık mektuplarını gözyaşı ile yazıyor , hokkasında kuruyan mürekkebi gözyaşları ile açıyor , inceltiyor , her seferinde sevgiliye taze göz yaşlarını gönderiyordu . Nihayet bir seferinde parmağını kesti ve kendi kanı ile yazdı mektubunu. Sevgili bunu okuyunca onun kendisini gerçekten sevdiğini anladı. En güzel çin mürekkeplerinden daha kırmızı bir mürekkeple yazılmıştı çünkü.

"Gerçi her söylenen söz , her gösterilen tavır , içinden çıktığı kalbin bir elbisesini giymiş olurdu , ama bu derece göze batan bir kıyafet de sanki gösteriş olmazmıydı ? "

"Haddini aşan herşey zıddına dönüşür"

"Gönül bir şeye zorlandığında körelir"

"Ahmağın kalbi dilinde , akıllının dili kalbindedir"

"Kişinin değeri güzelce bildiği şey kadardır "

"Eşya ismi ile müsemmadır. "

"Ümit ettiğiin her şeye köle, ümit kestiğin herşeyden hürsün"

"Gül bahçesinde uyuyuyan hemen uyanmak ister"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder