15 Ekim 2009 Perşembe

Portobello cadısı - Paulo Coelho

“Özgürlüğün özlemini çekecekleri yerde kendilerine bir çoban arayanlara acımak gerekir ! Herkes üstün güçlerle karşılaşabilir , ama üstün güç sorumluluğu başkasına bırakanlara uzak düşer. “

“İster insan olsun , ister Tanrı , sevgiye tümüyle teslim olmak , kendi rahatımız ve karar verme yeteneğimiz de dahil her şeyden vazgeçmek demektir. Sözcüğün en derin anlamında sevmek demektir bu. İşin aslına bakarsan , bizler Tanrı’nın seçtiği biçimde kurtarılmak istemeyiz , attığımız her adımı denetim altında tutmak , her kararımızı bilinçli olarak vermek , neye bağımlılık duyacağımızı seçebilmek isteriz.

Sevgide böyle olmaz , sevgi gelir , yerleşir ve her şeyi yönetmeye başlar. Ancak çok güçlü kişilikler kapılıp gitmeye açıktırlar. “

“Gerçeklik beyne giden bir dizi elektriksel uyartıdan başka bir şey değildir.Gördüğümüzü sandığımız şey , beynin tümüyle karanlık bir bölümüne giden bir enerji artışıdır. Ama başkaları ile aynı dalga boyunu yakalarsak , o gerçekliği değiştirmeyi deneyebiliriz. Sevinç de tıpkı , heyecan ve sevgi gibi benim anlamadığım bir şekilde bulaşıcıdır. Hüzün , depresyon ya da nefret de öyle..

Athena’nın hat ustasından öğrendikleri ;


Bu yazdığın kalem sadece bir araç. Bilinci yoktur, onu elinde tutanın arzularına boyun eğer. Bu açıdan hayat dediğimiz şeye çok benzer. Bu dünyada bir çok insan bir rolü oynar , kendilerini yönlendiren bir görünmez el olduğunun farkında değildirler.

Doğru biçimde oturmanın, ruhunu yatıştırmanın , kalbini temiz tutmanın ve her kelimenin her harfine saygı göstermenin ne kadar çaba gerektirdiğini biliyorsun artık .

Kelimelerde ustalaştın ama henüz boşluklarda ustalaşmadın . Zihnini yoğunlaştırdığın zaman elin kusursuz , bir kelimeden ötekine geçerken yolunu şaşırıyor.

Bir cümlenin anlamlı olması için arada boşlukların bulunması gerekir , bir müzik eserinde de duraklar.”

Bu sözler ile hayatımın boşluklarını düşündüm , çoğu zaman boşlukta karşılaşacaklarımızla yüzleşmemek için yapageldiğimiz şeyleri..okumak , konuşmak , yazmak , çalışmak ..gerçekten boşluğun ustası olmak güç ve belki bunu bunu bir öğretmenden öğrenmek gerek. Zaten Coelho da ;
“ Öğren ama öğrenirken her zaman yanında başkaları da olsun .Yalnız başına arama , çünkü yanlış bir adım attığında yanında sana doğru yolu gösterecek kimseyi bulamazsın “ diyor.

Hattatın zerafet ile ilgili söylediklerini de buraya not düşüyorum ;


Zerafet yüzeysel bir şey değildir , insanlığın , hayatı ve yapılan işi saygın kılmak için bulduğu yoldur. O yüzden şu oturuşta kendini rahatsız hissediyorsan , onun zoraki ya da yapay bir şey olduğunu sanmamalısın .Tam da zor olduğu için gerçektir. Bu oturuş, kağıdın da , kalemin de senin gösterdiğin çabadan onurlandıkları anlamına gelir. Yazının kusursuz olmasını istiyorsan zerafet doğru oturuştur. Hayatta da böyledir , tüm fazlalıklardan kurtulduğumuz zaman yalınlığı ve konsantrasyonu keşfederiz.

Coelho’nun hat ustasını hak ilmine vasıf bir öğretmen olarak sunmasının temelinde hangi din ya da düşünceye bağlı olduğuna bakılmaksızın insanların ve yolculuklarının kutsanması fikri var.

Hiçbir harfi küçümsememenin, özen ve sevecenliğin anlamını iyi bilen bir yazar Coelho. Milyonlarca satan kitaplar yazıp da kendisine küçük bir not yazan herkesi yanıtlayacak kadar alçakgönüllü ve zamana hakim bir yazar . Üretkenliğine hayran olmamak mümkün değil , yayınevlerinin basamayacağı kadar fazla yazıyor ve bunları ücretsiz kitaplar olarak web sitesinde paylaşıyor . Okuyanların birer kopya yazdırıp da kütüphaneler ve hapishanelere birer nüsha bırakmalarını rica etmiş. Doğrusu İngilizceden hakkı ile tercüme edebileceğimi düşünsem bunu yapardım .

Portobello cadısından not aldığımız incilere dönecek olursak ;

Coelho diyor ki ;

Bütün fırtınalar yıkım getirir ama yağmurla birlikte hem tarlalar sulanır , hem de gökyüzünden bilgelik yağar.

Işık değişkendir. Rüzgar onu söndürür , şimşek yakar , hiçbir zaman güneş gibi durduğu yerde parlamaz , ama yine de uğruna savaşmaya değer.

İnanç arzu değildir . İnanç iradedir. Arzu tatmin edilmesi gereken bir şeydir. İrade ise güçtür.İrade çevremizdeki mekanı değiştirir . Ama bunun için arzuya da ihtiyacın vardır.

Mutluluk zaten sahip olduklarınla tatmin olma duygusudur. Hayatın zevki farklı olmaktadır.

İlginç yerler keşfetmenin en iyi yolu kaybolmaktır. Hayatına bir hayal katmaya çalış , bugüne kadar yıldızlar hakkında öğrendiğin ne varsa unut , bırak yıldızlar yeniden meleklere ya da çocuklara , ya da şu anda ne istiyorsan ona dönüşsünler . Korkma kimse sana aptal demez, ne de olsa bir oyun bu , tam tersine hayatını zenginleştirir.

Mutlu olmayı isteyemezsin , çünkü bu hem çok kolay hem de çok sıkıcı. Yalnızca aşık olmayı isteyemezsin çünkü bu olanaksız . Hayatını doğrulamak , hayatını elden geldiğince yoğun yaşamak istiyorsun . Bu hem bir tuzak , hem de bir coşku kaynağı. Hem bu tehlikeye karşı uyanık olmaya , hem de aynaya yansıyan o imgenin ötesindeki kadın olmanın coşkusu ve serüvenini yaşamaya çalış.

Hem bir insan , hem de bir tanrı olarak yaşamak. Gerilimden dinginliğe geçmek .Dinginlikten transa.Transtan başkaları ile daha yoğun bağlantıya geçmek.O bağlantıdan yeniden gerilime dönmek ve bunun böyle sürüp gitmesi , tıpkı kendi kuyruğunu yutan bir yılan gibi.

Bu sudan bir kez içen susuzluğunu başka pınarda dindiremez

"Hiç de kolay bir iş değildi , çünkü acı çekmekten , reddedilmekten , kaybetmekten korkmayan koşulsuz bir sevgi gerektiriyordu.

Mutluluğa giden tek yolun kölelik olduğu bir çağda yaşıyorduk. Özgür irade çok büyük sorumluluk istiyordu , zorlu bir çabayı gerektiriyor , acı ve keder getiriyordu ."

Daha dayanıklı dalların tutuşması için önce ateşin yanması gerekir. Gücümüzü gösterebilmemiz için önce zayıflığımızın kendi gösterebilmesi gerekir.

Birçoğumuz hiçbir işe yaramayan şeylerin peşine düşmek zorunda bırakıldığımız uzun bir yolculuktan dönüyoruz . Artık o peşine düştüğümüz şeylerin düzmece olduğunu fark ediyoruz. Ama bu geri dönüş acısız olamaz , çünkü uzun zamandır uzaklardaydık , kendi ülkemizde yabancı gibi hissediyoruz kendimizi. Bizim gibi gitmiş olan bazı dostları ve köklerimiz ve hazinelerimizin bulunduğu yerleri bulmak biraz zaman alacak. Ama bu mutlaka olacak.

“ Aya sofya’yım ben. Evrensel bilgeliğim . Ben dünyaya gelirken yanımda bir tek sevgi vardı. Ben her şeyin başlangıcıyım , benden önce yalnızca kargaşa vardı. O yüzden kargaşada hüküm süren güçleri denetim altına almak isteyen , Aya sofya’ya soru sormasın. Benim için her şeyde sevgi vardır.Sevgi istenemez , çünkü başlı başına bir amaçtır. Sevgi ihanet edemez , çünkü sahip olmayla bir ilgisi yoktur. Sevgi hapsedilemez , çünkü bir ırmaktır sevgi , taşar sel olur. Onu hapsetmeye kalkan , onu besleyen pınarın önünü keser , bir yere kapatılan su ise durgunlaşır , bozulur ve kokar. “

“Kader ölüp gitmiş olan bir evrende yaşamak isteyenlere aman tanımayacaktır. Başarısız olduğuna inanan herkes her zaman başarısız olacaktır. Farklı davranamayacağına karar veren herkes alışılmış olan tarafından yok edilecektir. Tüm değişiklikleri engellemeye karar veren herkes toza dönüşecektir. “

Burada aktarımı kesip bir yorumda bulunmak istiyorum. Bu kitapta yer alan ve tasavvuf , gnostism , kabala felsefeleri tarafından paylaşılan ortak düşünce sevgiyi merkez alır. Cennet ve cehennem , iyilik ve kötülük konusunda klasik dinlerin önermeleri ile birlik felsefesi arasında derin farklar var . Yine de eksi ve artı sunulmamış değil ..ödül olarak cennet yerine ışık ve aydınlanma , ceza olarak ise cehennem yerine toza dönüşme vaat ediliyor , yani sonsuz yok oluş. Bu hali ile belki cehennemden de katı bir ceza , çünkü klasik önermede insanlar bir süre cehennemde kalıp sonra bağışlanacaklarına ve sonra sonsuz cennete kabul edilebileceklerine inanırlar. Oysa aydınlanma felsefesi gereken cesareti göstermez, kendinizi koşulsuz sevgiye açmazsanız , bir çok hayatta üst üste sınanıp başarısızlığa uğrarsanız , artık sizinle uğraşılmak istenmez ve toza dönüşür..sonsuza dek kaybolursunuz diyor. Bu resti görmek ve değişme esini yakalamak insanın kendine kalmış . Ancak fikirlerin fırtınada sürüklenen bulutlar kadar çok olduğu düşünce evreninde bir yol seçmek ve bunun doğru olduğuna karar verebilmek hiç kolay değil. Her şeyi yöneten elin bizleri en iyiye kavuşturmasını dilemekten başka söyleyecek söz bulamıyorum.

2 yorum:

  1. Sevgide böyle olmaz , sevgi gelir , yerleşir ve her şeyi yönetmeye başlar. Ancak çok güçlü kişilikler kapılıp gitmeye açıktırlar. “ bu alintinin sayfa sayisini soyleyebilirmisin? :)

    YanıtlaSil
  2. 2009'da okuduğum kitabın sayfa numaralarını ezbere bilmemi beklemeniz ne kadar da makul : )

    YanıtlaSil