4 Ağustos 2010 Çarşamba

Çankaya'nın duvaksız gelini Fikriye - Halil İbrahim Özcan

Lise inkılap tarihi kitabının kapağına Fikriye Hanımın resmini yapıştırıp yeni bir kitapmışçasına satarsanız bu hanımın manevi kişiliğini sömürmüş olur musunuz ? pekala olursunuz ..

Fikriye Hanım konusu gerçekten kapalı bir konu . Belki çocuğu olmadığı için , ya da ailesinin Mustafa Kemal'le olan ilişkileri gereği bu hanımla ilgili pek kimse demeç vermemiş , abisi hariç kimse hakkında fazla konuşmamıştır . Güzel kara gözleri mahzun bakan bu hanım hakkında belge ve bilgi bulmanın güçlüğünü takdir ediyorum . Halil İbrahim Özcan bu konuda bir tevatür bulmuş ..intihar etmediği , sırtından vurulduğu yolunda , işte bu bir cümle ile özetlenebilecek dedikoduyu bir kitap halinde satabilmek için ise biraz zorlamış koşulları .

Öncelikle harf puntolarını büyütmüş , kelime arası boşlukları genişletmiş ki yazılabilecek bir avuç şey göze kabarık görünsün . İkinci olarak kitabının yaklaşık 100 sayfadan fazlasını , konuların ucunu azıcık da olsa Fikriye'ye bağlama ihtiyacı görmeden inkılap tarihine ayırmış . Kitabı sattıracak kişi Fikriye hanım olduğu için baş ve son sayfalara bir kaç resim koymayı ihmal etmemiş neyseki ..Kitapta Fikriye'ye ayrılmış tek bölüm çocukça bir dille yazılmış olan hayali bir aşk tasavvuru .

Bu tasavvurlar da kimseye yabancı değil. Görece yeni olan tek şey belki cinayet iddiası , onun da ne yazık ki delili yok . Delili olmayan söze dedikodu denir sanıyordum . İnsan bu kitabı , bir emek diye sunmaya haya eder ..etmeli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder